Gecikmiş bir Merhaba…

mrb1Her yeni şeyle ilgili yazmak biraz zordur. Ne eksik ne fazla, her şey olması gerektiği kadar olmalıdır. Ve kelimelerin gücüyle yazılanlar berraklaştırmalıdır anlatılmak isteneni; bu sitenin içeriğini, gayesini. Göz ardı edip bugüne kadar böyle bir sitenin olmayışını, açılan bir web sitesi her gün açılanlardan biri demek de mümkün. Ama bunun yerine bugüne kadar olmayışına hayıflanmalı.O yüzden bence bu söylenmekte geç kalınmış bir merhaba.

Kıyıda kalanların yer aldığı ama sadece bununla sınırlı kalmayıp şekillendirdikleri farklı renklerini, anlayışlarını yansıttıkları bir pencere olma gayesinde site. Çoğu zaman görünmeyen, görülmek istenmeyen, görülüp de görmezden gelinen, bütün dünyayı saran ve yaşamlarının her safhasında belirsizliği bir yük gibi taşıyanlara: mültecilere adandı bu site. Çoğu zaman dertlerini anlatmak için çığlık atmaktan başka çıkar yolu kalmayan ama çığlıklarına kulak tıkananlar, tanınmayanlar, garipsenenler, hep söylemek istediklerini içlerine gömmek zorunda kalanlar. Kaçarak geldikleri anlamadıkları dilin konuşulduğu bir yerde tercümanlar aracılığıyla dertlerini anlatmaya çalışan bir insan seli. Yaşamı hırçınlığıyla gelgitlere boğan ve ne yapacağı bilinmez göç ve mültecilik deryasında yaşama tutunan insanlar.

Farklı din, dil, kültür, siyasi görüş, anlayışları, renkleri var mültecilerin. Onlardan bu siteye renklerini vermelerini istiyoruz. Ama biliyoruz ki yaşadıkları sıkıntılar o renkleri soluklaştıracak kadar acımasız. Onları anlamak lazım dünyayı tanımak için. Aynı sınırları paylaştığımız, uzağımızda olmayan insanları anlamamaya engel aynı dilin konuşulmaması değil. Beride durmak da sorun olsa gerek. Bugüne kadar mülteciler anlatamadılar kendilerini. Hikâyelerinin trajik bir olayda nitelendirip geçiştirildiği zamanlar oldu sıklıkla. Onları tanımaya onların sorunlarına, söylediklerine kulak vermeye geç kalındı aslında.  Bu site, mültecileri tanımaya, onların sıkıntılarını anlamaya kolaylık sağlama çabasında. Onlara daha fazla ulaşabilmek, onlara daha fazla kolaylık sağlamak için gönüllülerimiz sayesinde Farsça’sı ve İngilizce’si de olacak sitenin.

Konuya duyarlı, özveriyle çalışan insanların, sivil toplum örgütlerinin çalışmaları her zaman çoğu mültecinin zorlu sığınma sürecindeki sıkıntılarını azalttı. Bunu görmezden gelmek olmaz. Ancak alanda çalışanların deneyimlerini yansıtacakları, yaptıkları çalışmaları aktaracakları ve konuyu bütünlüklü bir şekilde ele alan bir sitenin eksikliği var. Bu vesileyle alanda çalışan akademisyenlere, sivil toplum örgütü çalışanlarına, sosyal çalışmacılara, psikologlara, psikiyatrlara, uluslararası kurum ve kuruluş çalışanlarına ve konuya ilgi duyan herkese bu siteyi desteğinizle zenginleştirebiliriz demek istiyorum.

Çok da birbirinden farklı düşünmeden mülteciyi, göçmeni merak duyar toplum, ülkelerinden gelmelerine sebep olan hikâyeleri. Bazen iç geçirip yaşadıklarına yardım elini uzatır bazen de gelmelerini garipseyip yük olacakları kaygısını taşıyıp uzak durmaya çalışır. Bundan fazlası gerekiyor. Beraber yaşadığımız şehirlerde, mahallelerde, sokaklarda birbirimizi daha iyi tanımalıyız. Ondan sonra yargılarımız oluşmalı.

Siteyi kurma fikrinin ortaya çıkmasıyla bu konuda pek çok insanın söylemek istediği şeylerin olduğu ortaya çıktı. O yüzden siteye destek sunan çok sayıda insan oldu. Ece Milli ve Samed Özgür ülke bilgilerini hazırlayarak, Ruken Kasacı ve Engin Tekin siteyi tasarlayarak, MAZLUMDER ve Ayşe Bilgen daha önce bastıkları öykü kitaplarını, Uluslararası Af Örgütü videolarını ve Mitcell Courtney çalıştığı kurumların hazırladığı belgeselleri, Yılmaz Özdil yönettiği belgeseli, Helsinki Yurttaşlar Derneği broşürlerini, bültenlerini, Enver Özkahraman tarihi önemdeki ve insan sevgisi duyarlılığını ilmik ilmik yansıttığı yazını, fotoğraflarını ve Yüksekova Haber sitesi, Enver Beyin yazısı için hazırladıkları tasarımları, Taner Kılıç yılların birikimi ve insan hakları duyarlılığıyla örülü kapsamlı yazılarını paylaşarak, Sehend Azertürk, Nergiz Güvenç ve Yusuf Hassoy tercüme yardımlarıyla, Safiye Seher Koç mültecilerin sorununa duyarlılık çağrısı yapan yazısıyla destek verdi siteye. Mültecilerin de söylemek istedikleri var elbette. Farklı dil, din, ırk ve anlayıştan kadınlar yaşadıkları sorunları beraber yazdılar. Türkçe yazdılar. Yıllardır Türkiye’de olmanın vesilesi ve dertlerinin anlaşılması kaygısıyla. Bir sığınmacı çocuk çoğu kimsenin gözden kaçırdığı mültecilerin sorunlarını, o çocuksu masumiyet ve duyarlılıkla maddeler halinde sıraladı.

Sema Buz, Önder Beter ve Nedret Öztan alanda yıllarca çalışmanın verdiği birikimi, deneyimi düzenli olarak site ilgilileriyle paylaşacaklar. Verdikleri katkıyı çok önemsiyorum. Sahip oldukları deneyim mevcut birçok sorunun anlaşılmasına ve çözülmesine önemli bir etkide bulanacaktır. Önder İngiltere’de olmasına ve yoğun olmasına rağmen hâlihazırda hem akademik düzeyde hem saha çalışanı olarak göç alanında çalışması ve aynı şekilde yıllarca Türkiye’de mültecilerle çalışmasının verdiği deneyimle bize çok şey anlatacaktır. Sema Buz, göç alanındaki çalışmalarını yıllardan beridir sürdürmekte ve yılmadan mültecilerin sıkıntılarını anlamaya ve bu alanda hem akademik hem de uygulama boyutunda çalışmalar yürütmektedir. Nedret Öztan, yıllardır mültecilerin yardımına koşmayı bırakmayıp pek çok mülteciye destek oldu ve onca zorluğa rağmen onların yaşama tutunmalarına yardımcı oldu.

Ayrıca yukarda sayılanların dışında siteye destek veren İlhan Tomanbay, Filiz Demiröz, Ekin Öğütoğulları’nı da unutmamak lazım. Siteye destek veren herkese (adını andığım ve adını anmayı unuttuğum) çok içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bu site gönüllü bir çabayla oluşturuldu ve bu gönüllü heves ve özveriyle yoluna devam edecek. Site, herhangi siyasi veya başka anlayışı temsil etmekten ziyade insan hakları perspektifinde mültecileri anlamayı, sorunlarının çözülmesine katkı sunmayı amaçlıyor. Hayatı dil, din, ırk, siyasi görüş farklılıklarının ötesinde insani boyutuyla anlamaya yardımcı olmak adına herkesin vereceği bir destek muhakkak var.

Bu site fikri ufak da olsa bir katkı sunma amacıyla ortaya çıktı. Biraz da söylemek istenenlerin söylenemediğini düşünmekten. Umarım site, göç ve mültecilik deryasının zorluklarını aşmaya ufak da olsa bir katkı sağlar.

Senar Ataman

senarataman@gmail.com

Read Previous

Hayata Kıyısından Tutunanlar: Mülteciler

Read Next

“Şimdi Hiç Bir Geleceyim Yok”