“Sınırdışı edilme korkusuyla yaşıyoruz”

Yıllarca sorununuza çözüm bulunmazsa ve sığındığınız ülke, mülteci olmanıza rağmen sizi mülteci olarak kabul etmezse, sınır dışı edilme korkusu haksız, yersiz olarak değerlendirilmez. Mülteci olmak başlı başına pek çok sorunla eşdeğerken ikinci sınıf mülteci olmak hatta mülteci yerine konmamak nasıl olmalı? Türkiye’de sınır dışı edilme korkusuyla yaşayan, mülteci olmalarına rağmen mülteci olarak kabul edilmeyen ve sayıları 1204 olarak telaffuz edilen İranlı Kürt Mülteci grubu bulunmaktadır. Bu mültecilerin durumunun anlaşılması için mülteci grubundan bir mülteciyle bu röportajı gerçekleştirdik. Bu mültecilerin durumunun anlaşılması için öncelikle kısa bilgi vermek yararlı olacaktır.

Iraktaki BMMYK Ofisinin üçüncü ülkelere yerleştirmeleri durdurması devamında BMMYK Ofisinin kapanması üzerine sorunlarının çözülmesini bekleyen mülteciler korumasız kalmışlardır. BMMYK Ofisinin kapanmasına sebep olan şiddet olayları Iraktaki mültecilerin hayatlarını da tehlikeye açık hale getirmiştir. Bu durum Irak’taki mültecilerin ikinci bir sığınma arayışına mecbur bırakmıştır. İran’dan kaçarak Irak’a sığınan ve Iraktaki BMMYK Ofisi tarafından mülteci olarak kabul edilen İranlı Kürtlerden bir kısmı bu durum nedeniyle Türkiye’ye sığınmıştır. Türkiye’ye sığınan bu mültecilerden bazıları Iraktaki BMMYK yetkililerinin kendilerini Türkiye’ye yönlendirdiklerini ifade etmektedir. Türkiye’ye sığınan mültecilerin sayısı 1204 olarak bilinmektedir. Söz konusu gruptan çok sayıda (bu sayı 70 ile 150 arasında telaffuz edilmektedir) mültecinin Irakta öldürüldüğü iddia edilmektedir. Türkiye’ye geldikten sonra hem BMMYK hem İçişleri Bakanlığına sığınma başvurusunda bulunan sığınmacıların başvuruları BMMYK tarafından kabul edilmiş, İçişleri Bakanlığı tarafından gerekçe gösterilmeden ret edilmiştir. Bu mülteciler yıllardır Türkiye’de, mültecilik hayatını mülteci olarak kabul edilmeyerek yaşamaktadır. Bu mültecilerin durumları bir mülteci krizi olarak nitelenebilecek düzeydedir. Türkiye, BMMYK aracılığıyla bu mültecilerin başka bir ülkeye yerleştirilmesine izin vermemekte ve sorunlarına da herhangi bir çözüm üretmemektedir. Bu nedenden ötürü pek çok mülteci ölümü göze alarak kaçak yollardan Türkiye’yi terk etmeye çalışmaktadır.

Bu mültecilerin durumu hakkında daha detaylı bilgi için sitemizde bulunan Yok Sayılan İnsanlar: İranlı Kürt Mülteciler adlı yazıyı ve bu mülteci grubunun sitemizde yayınlanan mektuplarını da okuyabilirsiniz.

Türkiye’ye ne zaman kimlerle geldiniz?

2002 yılında eşim ve bir erkek çocuğumla birlikte Türkiye’ye giriş yapıp: Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (BMMYK) Van Ofisine kayıt yaptırdık

Ülkenizden kaçmaya zorlayan durumla ilgili biraz bilgi verir misiniz?

İran olarak adlandırılan ülkede inanç, mezhep, yabancı özgürlüğü ve bireysel ve toplumsal özgürlükler adına bir şey yoktur. Devlet sürekli olarak insanların günlük yaşamına müdahale eder. Hatta giyinecek elbiselerin rengi ve tarzı dahi devlet organları tarafından belirlenir.

Irak’ta ne kadar kaldınız?

Birkaç sene kadar Irak’ta kaldık.

Sizin grubunuzdan mültecilerden başka ülkelere yerleştirilen oldu mu?

Evet, bizim grubumuzdan hem Irak’taki, hem Türkiye’deki BMMYK tarafından başka ülkelere yerleştirilenler oldu.

Neden Irak’tan Türkiye’ye geldiniz?

Biz güvenliğin olmamasından ve terörist grupların faaliyetlerinden dolayı çaresizce Türkiye’ye giriş yaptık. Çünkü Irak’ta ikamet ettiğimiz zaman yaklaşık 150 İranlı mülteci İran İslam Cumhuriyetinin terör grupları tarafından öldürüldü.

Türkiye’ye ilk geldiğiniz zaman ne tür sorunlar yaşadınız?

Biz Türkiye’ye giriş yaptığımız zamandan bu yana ızdırap ve üzüntü içinde yaşamımızı sürdürüyoruz. Yakında 7 yıl olacak bu süre boyunca çok zor yaşam şartları altında ve her zaman bir gölge gibi bizi takip eden sınır dışı edilme korkusuyla yaşadık. Geldiğimizde Türkçe konuşamıyorduk. Kiralık ev bulmakta çok zorluk yaşadık. Bunlarla beraber işsizlik sorunu da yaşadık.

Türkiye’de yaşayan insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de insanlar kendi doğal hallerinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Hapis edilme kaygısı ve korkusu olmadan… Siyasi düşüncelerinden, mezheplerinden dolayı bir yaptırımla karşılaşmıyorlar. Keşke ülkemiz olan İran’da da bu sistem yerleşseydi. Ama maalesef Türkiye’de yaşayan insanlar İran hakkında bilgili olmadıkları için bizi İslam devletinden kaçmakla suçluyorlar. Hâlbuki bizde bu dünyadaki diğer insanlar gibi din ve inanç sahibiyiz. İran devletinin haddinden fazla günlük yaşamımıza müdahale etmesi, resmi merasimler haricinde diğer mezhepsel faaliyetlerimize izin vermemesi ve siyasi faaliyetlerimiz bizleri zor olan mülteci yaşamına mecbur etmiştir.

Türkiye’de insanlar size nasıl davrandılar?

Türkiye’deki insanlar genel olarak misafirperverdir. Bize iyi davranıyorlar. Fakat Türkiye, mülteci kabul eden ülkelere gönderilmemiz konusunda epeyce kusurlu davranmıştır. Hal böyleyken 2003 yılından beri Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) tarafından siyasi mülteci olarak kabul edilmemize rağmen o tarihten bu yana bekleme durumundayız. BMMYK’nın dediğine göre bu durumun asıl sorumlusu Türkiye devletidir. Yabancılar Şubesinde çalışan polislerin size yaklaşımı nasıl?

Şimdiye kadar yabancılar şubesinde çalışan polisler tarafından bize karşı ciddi bir kötü davranışa şahit olmadık.

Şuan ne tür sorunlar yaşıyorsunuz?

Devamlı olarak kendimin ve ailemin geleceğini düşünüyorum. Açıkçası bir şekilde geleceği aydınlık göremiyorum. Onun için planlarımı yapamıyorum ve gelecek hakkında temel kararlarımı alamıyorum.

Yaşadığınız sorunlarla ilgili size yardımcı olan kişi, sivil toplum örgütü oldu mu?

Maalesef şimdiye kadar hiç kimse ve hiç bir kuruluş hiçbir konuda bana yardımda bulunmamıştır.

BMMYK sizin sorunlarınızla yeteri kadar ilgilendi mi?

BMMYK hiçbir şekilde bizimle ilgili herhangi bir sorumluluk almamıştır. Emniyet ve tıbbi sorunlarla ilgili bir şey yapmadığı gibi bize insan gibi davranmayı dahi boş vermiştir. BMMYK heyetlerinin mültecilerin ikamet ettiği şehirleri ziyaret ettikleri zamanlar oluyor. Fakat bu ziyaretler esnasında bizi görmekten kaçınıyorlar. Bizim durumumuzda değişiklik olmadı bahanesiyle bizimle görüşmekten kaçınıyorlar. Bizim sorunlarımızın giderilmesi için herhangi bir girişimde bulunmuyorlar.

Sizinle ilgili BMMYK herhangi bir girişimde bulunmadı mı?

Bizimle ilgili 2004’ten beri ciddi bir girişimde bulunulmamıştır. Bu tarihten beri bizim dosyalarımız bir karar açıklanmadan kapatılmış ve bu konunun hal olması konusunda esaslı bir adım atılmamıştır. Bizim kadar kaderine terk edilmiş, ilgisiz bırakılmış ve çocuklarının geleceği için hiçbir sorumluluk alınmayan başka mülteciler yoktur herhalde. Geleceğimiz için tek bir güvence dahi kabul edilmemiştir.

BMMYK’dan mali yardım alıyor musunuz?

Bu altı yıllık süre içerisinde düzensiz olarak biraz yardım bulabildik. Mültecilerin geçimlerini sağlayabilmeleri vesilesiyle verilen ve yetersiz olan mali yardımdan faydalandım.

Yıllardır Türkiye’de bulunmanıza rağmen halen sizin için bir çözümün bulunmamış olmasını neye bağlıyorsunuz?

Elbette şimdiye kadar Türkiye’de sadece bizim kadar ilgisiz kalmış ve diğer ülkelere yerleştirilmeleri uzun sürmüş başka mülteciler yoktur. Mülteci kabul eden ülkelerin artık eskisi gibi mülteci kabul etmedikleri bahanesiyle bu durumun oluşturduğunu belirtiyorlar. Oysa BMMYK Ofisi aracılığıyla İranlı hemşerilerimizin Avrupa ülkelerine, Amerika’ya, Kanada’ya ve Avusturalya’ya gitmelerine şahit oluyoruz. Hal böyleyken BMMYK ve Türkiye bizim durumumuzla ilgili olarak birbirlerini suçlamaktadırlar.

Sizce insan hakları örgütleri ve mültecilik alanında çalışan sivil toplum örgütleri sizin sorunlarınızı çözmek için çaba sarf ettiler mi?

Geçen 6 yıllık süre boyunca ciddi ve tutarlı bir biçimde mülteci haklarını savunan ya da insan haklarını savunan grup yada kuruluş tarafından hiçbir girişimde bulunulmamıştır.

[Mültecinin, hiçbir bir örgütün kendileriyle ilgili bir çalışmasının olmadığını belirtmesine karşın Uluslar arası Af Örgütü Türkiye Şubesinin bu mülteci grubunun sorunlarına çözüm bulunması için özellikle 2005 yılında hem ulusal hem uluslararası düzeyde ciddi girişimlerinin olduğunu hatırlatmak gerekir. En azından verilen emek açısından bir zorunluluktur. Bununla beraber bu şuan hiçbir insan hakları örgütünün hâlihazırda bu grubun sorunlarıyla ilgili ciddi bir girişiminin, çabasının olduğunu söylemek mümkün değil.]

Sorununuzun çözülmemiş olmasıyla devletin tutumu arasında nasıl bir bağlantı görüyorsunuz? Sizce sorunun çözülmemesinin sorumluluğu kimde?

BMMYK Türkiye Ofisinin açıklamalarına göre bu sorunun asıl sorumlu Türkiye devletidir. Biz Iraktan Türkiye’ye giriş yaptığımızdan dolayı bu sorunla karşılaşıyoruz. Eğer biz mülteci kabul eden ülkelere yerleştirilirsek bizim durumumuzda olan başka insanların da Türkiye’ye geleceğinden korkuluyor. Biz bu sıkıntılarla ilgili BMMYK’yı sorumlu ve suçlu kabul ediyoruz. Çünkü devletle ilişkilerimizi sağlayan ve bizi karşı karşıya getiren BMMYK’dır. BMMYK’nın bu sorunların çözümü konusunda kesin, sonuç alıcı, mantıklı ve ölçülü bir çözüme varması gerekmektedir. Bazı söylentilere göreyse BMMYK Türkiye Ofisi ve Türkiye bizim hakkımızda ittifak yapmışlar.

Sorununuzun yeteri kadar bilindiğiniz düşünüyor musunuz?

Maddi imkânsızlıklar yüzünden şimdiye kadar derdimizi pek anlatamadık. Uluslararası STÖ’lerle bağlantıya geçmek için ciddi bir girişimde bulunamadık.

Kuzey Irak üzeriden Türkiye’ye gelen birçok İranlı Kürt mültecinin kaçak yollardan Türkiye’den kaçtığı bilinmekte. Sizce insanlar neden ölümü göze alıp kaçak yollardan Türkiye’den ayrılıyorlar?

En büyük sebep: Bir geleceğin olmaması. Tabi çok az bir gelirin olması, işsizlik, belirsiz ve aydın olmayan bir gelecek, 16 yaşından büyük çocukların eğitim hakkından yoksun olması … hepsi kaçmalarında etkili.

Mülteciliği nasıl değerlendiriyorsunuz? Mülteci denince aklınıza neler geliyor?

Mülteci kelimesini duyduğum zaman aklıma dertlerden oluşan bir dünya, bahtsızlık, çocuklarımıza bir oyuncak alabilecek imkânın olmaması, sınır dışı edilme stresi ve işkence geliyor. Hatta idam bir kısa film gibi gözlerimin önünden geçiyor. Tekrar normal halime dönüp o trajik yaşamıma döndüğümde kendimi terler içinde buluyorum. Ümitsizlik ve üzüntü başımdan ayağıma kadar bedenimi sarıyor.

Sizce sorununuz nasıl çözülebilir? BMMYK ve Emniyet Yetkililerine ne söylemek istersiniz?

Geçen 6 yıllık süreyi bizim suçumuz ve haksızlığımız olarak adlandırsak bile bu sorunun bir çözüme kavuşma zamanı gelmiştir. Ümit ederim ki BMMYK bizleri huzurlu bir yaşamdan eden mahrumumiyetimizin ortadan kalkması ve kargaşanın yaşamımızdan uzaklaşması için sorumluluk hissiyatıyla bir girişimde bulunur.

Sivil toplum örgütlerinden ve insan hakları örgütlerinden ne bekliyorsunuz?

Ümit ederim ki Türkiye’deki insan hakları örgütleri: BMMYK’ya baskı uygularlar ve Komiserliğin asık olan suratından bizleri koruyup çocuklarımızın renk atmış olan dudaklarına bir gülümse armağan edilmesini sağlarlar.

Read Previous

Duyarlı bir yaklaşım lazım

Read Next

Avrupa Birliği utanmalı