Sığınmacı ve mültecilere yönelik psikososyal hizmetler

Sığınmacı ve mülteciler ülkelerinden kaçış süreçlerinde ve sığındıkları ülkelerde pek çok kayıplar yaşamaktadırlar. İlk olarak dünyanın güvenli bir yer olduğuna dair inançları sarsılır. Bunun yanı sıra köken ülkelerindeki statü, ilişki ve kaynaklarını yitirmek durumunda kalırlar. Kendi eğitim ve birikimlerinin altında işler yapmak durumunda kalabilirler. Sosyal destek sistemi dediğimiz aile, akraba ve yakınlarını ülkelerinde bırakmaları yeni bir ülkede yaşayacakları uyum sorunlarıyla baş etmelerini de zorlaştırabilmektedir. Çoğu kez hazırlıksız çıkılan sığınma yolculuğu yanlarına birikimlerini de alamama riskini beraberinde getirmektedir. Yolculuğun riskli olması, kaçış ve sığınılan ülkedeki travma ve şiddet deneyimleri de incinebilirliklerini arttırmaktadır.

Bu durumda yeni bir ülkeye sığınan kişi için barınma, beslenme, gündelik gereksinimlerin karşılanması kadar önemli diğer bir konu psikososyal destek konusudur. Sığınmacı ve mültecilere psikososyal hizmetlerin sunumu diğer gereksinimleri kadar büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle dünyanın değişik ülkelerinde mültecilere yönelik psikososyal hizmetlerde toplum liderleriyle çalışılarak, onların toplum temelli müdahaleler geliştirmesi ve uygun olduğunda havale sisteminin kullanımı büyük önem taşımaktadır. İnsanların dengelerini yeniden kurmalarında kültürün öneminden hareketle, benzerlik ve kimlikle ilgili kaygıların kendi ülkelerinden farklı bir ülkede tehdit edici olabilme potansiyeli psikososyal hizmetlerde göz önünde bulundurulmalıdır.

Sığınmacı ve mülteci grupla çalışırken, psikolojik olarak rahatsızlık, travma ve akıl sağlığı kavramlarının dünyanın her tarafında farklı biçimler aldığını ve bunlara ilişkin kültürel yorumları iyi bilmek gerekmektedir. Bu grupla çalışırken, dil engeliyle çoğu zaman karşılaşılmaktadır ve tercüman ya da iki dilli birini kullanmak gereği sıkça ortaya çıkmaktadır. Deneyimli tercümanlarla psikososyal hizmetlerin yürütülmesi gereklidir. Aynı dili ve kültürü paylaşmadığımız sığınmacı ve mültecilerle psikosoyal çalışmada farklı kültürden biriyle görüşüldüğünün, olay ve duyguların farklı yorumlanabileceğini unutmamak gerekmektedir. Sağlık, hastalık gibi kavramların kültürlere göre değişebilirliği göz önünde tutulmalıdır.

Sığınmacı ve mültecilerin gereksinim duyduğu psikosoyal hizmetlerin tüm diğer gereksinimlerinde olduğu gibi karşılanması konusunda duyarlı olunmalı ve multidisiplinler bir yaklaşımla çalışılmalıdır. Kişisel esenliklerinin bütünlüğü için kültüre duyarlı, çok boyutlu ve tüm gereksinim gruplarını göz önünde tutan bir hizmet sistemine ihtiyaç bulunmaktadır.

Read Previous

Af Örgütü: Denizde gerçekleştiği iddia edilen ihlaller soruşturulmalıdır

Read Next

Avrupa Birliği ve İltica (Af Örgütü değerlendirmesi)