Göçmenlerin sorunlarına ve göçmenlerin suçlu olmadığına dikkat çekmek amacıyla Göçmen Dayanışma Ağı kuruldu. 20 Şubatta İstanbul’da yapılan toplantıyla kuruluşunu ilan eden Göçmen Dayanışma Ağının yaptığı açıklamanın tam metni şöyle
Suçlu değil göçmen
Dünyada bir hayalet kol geziyor- göçün hayaleti. Para ve mallar sınırsız dolaşırken, insanların sınırları serbestçe geçmesini bir tehdit olarak gören devletler göçmenleri hapis koşullarında kapatmaktan beis duymuyor. Ne de olsa, doğudan batıya, kuzeyden güneye hiç anlaşamaz denilen hükümetler arasında bile bu konuda bir uzlaşma sağlanmış halde. Devletlerin ifadesiyle “davetsiz misafirlerin” kapatılması giderek yaygın bir uygulama halini almış durumda. Oysa onlar suçlu değil, sadece daha iyi bir yaşam umuduyla tüm sevdiklerini geride bırakmayı, yol boyu ölümle burun buruna gelmeyi göze almış insanlar.
Göçmenler sessiz bir savaşın kurbanları. Suçlu ilan ediliyor, alıkonuluyor ve görünmez kılınıyorlar. Sözde yasadışı göçle mücadele olarak adlandırılan şey, aslında bir cephesinde devletler, sınırlar ve kolluk kuvvetleri, beride ise sade insanların olduğu bir savaştan ibaret.
Büyük ölçüde Avrupa Birligi hamiliğinde yürütülmekte olan bu savaşta, göçmenler için kampların ya da Türkiye’de bilinen şekliyle misafirhanelerin kullanılması yürürlükteki araçlardan biri yalnızca. Devletler tarafından idari gözetim merkezleri olarak tanımlanan mekanlar, Türkiye’de de alay edercesine “misafirhane” olarak adlandırılıyor. İçişleri bakanlığının kararıyla gözaltına alınan bu göçmenler, yasal sınırı olmayan, bir aydan bir yıla hatta daha fazlasına uzayan sürelerde sınırdışı edilmekle serbest bırakılmak arasındaki sarkaçta tutulmakta. Niçin alıkondukları hakkında bilgilendirilmeyen, ne kadar zaman için kapatılacaklarını bilmeyen bu insanlar, ulusal ve uluslararası belgelerde mevcut olan tüm haklardan da mahrumlar. Suçlu kabul edilerek haysiyet kırıcı şartlarda, küçük ve kalabalık hücrelere tıkılıyorlar. Çocuklar, erişkinler ve aileler aynı muameleye maruz kalıyor. İsnat edilen suçları ise, ülkelerinden ayrılıp sınırları aşarken ‘gerekli’ belgelere sahip olmamak.
Yoksulluğun, savaşların, kıyımın ve sefaletin kol gezdiği bu dünyada göç bir suç değil, bir haktır.
Türkiye’de de alay edercesine “misafirhane” olarak adlandırılan göçmen alıkonma merkezlerinden biri olan Kumkapı Yabancılar Misafihanesi’nde göçmenler, yasal sınırı olmayan, bir aydan bir yıla hatta daha fazlasına uzayan sürelerde hapsediliyor. Niçin alıkondukları hakkında bilgilendirilmeyen, ne kadar zaman için kapatılacaklarını bilmeyen bu insanlar, ulusal ve uluslararası belgelerde mevcut olan tüm haklardan da mahrumlar.
Göçmen Dayanışma Ağı olarak herkesin koşulsuz serbest dolaşım hakkına ve istediği yerde yaşama özgürlüğüne sahip olduğunu ve kimsenin bu hakları kullandığı için hapsedilemeyeceğini savunuyor ve sözde “misafirhane” denilen bu merkezlerdeki zulmün durması için bu yerlerin kapatılmasını istiyoruz.
Şu meşum “misafirhaneler”in neye benzediğini, orada zorla alıkonan “misafirler”imizin nasıl şartlarda yaşadığını görmek ve göstermek için sizleri de 14 mart Pazar günü saat 12.00’de Kumkapı Yabancılar “Misafirhane”sine yapacağımız “ziyaret”e, ya da başka bir deyişle “görüş günü”ne davet ediyoruz.
“Misafirhane”lerimizi görmek istiyoruz.
“Misafirhane değil HAPİSHANE”
“Göç suç değildir”
“Göçmenler değil devlet suç işliyor”
Göçmen Dayanışma Ağı
Yorum yazabilmek için oturum açmanız gerekir.