Bir mültecinin kısa hikayesi

A şehrine vardığımız ilk gün daha önceden tanıdığım birinin yardımıyla, kendisinin de başka bir ülkede ikamet etmesi nedeniyle o günlerde boş olan evinde kaldık. Bana yardım ettiğini sandığım bu kişi daha sonra evinde kaldığım günler için ve beni ve ailemi bir Avrupa ülkesine götüreceği vaadiyle para talep etmeye başladı, bulunduğum yerden aşırı korku nedeniyle çıkamıyordum. Çoğu zaman şehir merkezine inemiyor, ihtiyaçlarımızı mahalle bakkalından karşılamaya çalışıyordum.

Evden ilk çıktığım gün boş sokaklara baktım, sokaklar kalabalıktı ama hiç kimse yoktu benim için. Kalabalık içinde yapayalnızdım. Evden ilk çıkışımdı. 6 yaşında olan kızım ve karımı evde bırakmıştım. İnsanları tanımamak, hiç kimseyle konuşamamak, nereye gideceğini bilememek… Hangi sokağa girsem, bütün sokaklar karanlık gün ışığında, hiç birinin sonunda bir ışık, bir aydınlık yok. Renginden mi, yürümenden mi, bakışlarından mı yada başka bir şeyden mi bilmiyorum ama sanki herkes bana bakıyor. Ya da belki hiç öyle bir şey yok. Aydınlık, güneşli bir günde sokakları karanlık görmem gibi kafamın içi de karanlık ve çok karışık.

Irak’tan gelmiştim. Dini çatışmalardan kaçmıştım, keskin sınırlarla ayrılmış mezhepsel bir çatışmanın ortasında kalmıştık. Evim yakılmıştı, kardeşim sokağın ortasında vurulmuştu. Ailemde bir çok kişiyi kaybetmiştim. Buraya gelene kadar da birçok tehlikeyle karşı karşıya kalmıştık.

İnsanlar bize yaklaşmaya başlamıştı, sakin, küçük bir mahallede kalıyorduk. Şehir merkezine gittiğimizde, korktuğumuz için en kısa sürede ihtiyaçlarımızı alıp eve dönüyorduk. Burada yaşayan insanlar bize yaklaşmaya başlamıştı. İnsanları tanımadığımız, neye inandıklarını, dillerini ve kültürlerini bilmediğimiz için nasıl konuşacağımızı ve nasıl davranacağımızı bilmiyorduk. Müslüman bir ülkede olduğumuzu bildiğimiz halde bu konuda konuşmaktan kaçınıyorduk. Ülkemizde yaşadığımız olayların, mezhepsel çatışmanın yarattığı psikolojik yıkımı ve korkuyu atamıyorduk. Burada da aynı ayrımcılığı yaşamaktan korkuyorduk.

Bir daha Irak’a dönemeyeceğimi biliyordum. Orada çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalabilirdik. Bununla birlikte ihbar edilmekten korktuğumuz için bulunduğumuz yerde hiç kimseye durumumuzu anlatamıyordum. Nereye, nasıl başvuracağımı bilmiyordum.

Cem Mansuroğlu /Sosyal Hizmet Uzmanı

Read Previous

Kültürler Arası Diyalog Yılı ve Avrupa Göç Paktı: 2008’in Bir Değerlendirmesi

Read Next

“40 mülteciyi öldürüp gömdük”