Mülteciler, ülkelerinden kaçmalarına neden olan sorunların yanında, kaçış sırasında ve gittikleri ülkelerde de pek çok sorun yaşamaktadırlar. Mültecilerin sorunlarına bilimsel ve disiplinler arası bir yaklaşımla yönelmek gerekmektedir. Mültecilik alanında sosyal hizmet uygulamalarının neler olabileceğini belirlemek büyük önem taşımaktadır.
The Social Work Dictionary’de sosyal hizmet, insanlara etkili bir psikososyal işlevsellik düzeyine ulaşmalarında yardımcı olan ve tüm insanlar için esenliği arttıracak toplumsal değişmeleri etkilemekte başvurulan uygulamalı bir bilim olarak tanımlanmaktadır (Barker 1999: 455). Thomas ve Pierson, sosyal hizmeti , “bakım, koruma ve danışmanlık sağlayarak, insanların yaşamlarında karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden gelmelerine yardım etmeyi amaçlayan mesleki faaliyetler bütünü” olarak tanımlamışlardır. Sosyal Hizmet Uzmanları Federasyonuna göre sosyal hizmet, sosyal sistemler ve insan davranışını temel alan kuramlardan faydalanarak, bireylerin çevreleriyle etkileşimde bulundukları noktada müdahalede bulunmaktadır. İnsan Hakları ilkeleri ve sosyal adalet kavramı sosyal hizmet açısından çok önemlidir ve sosyal hizmetin temelini oluşturmaktadır (Beter,2006:78)
Sığınmacılık konusuna ilişkin sosyal hizmet müdahalesi genelci bir uygulamaya dayandırılmalıdır. Var olan durumlar, bütün yönleriyle ele alınmalı, bütüncül bir bakış açısı, problem çözme sürecine yansıtılmalıdır; çünkü mültecilik konusunda yaşanan bütün süreçlerin birbiriyle bağlantısı bulunmakta, bir aşama diğerini etkilemektedir (Beter, 2006:79).
Sosyal hizmet insanlar ile yaşam ödevlerini başarma, zor bir durumun üstesinden gelme ve amaçlarını ve değer verdikleri şeyleri gerçekleştirebilmelerini etkileyen sosyal çevreleri arasındaki etkileşimle ilgilidir. Bu nedenle insanlara kendi sorun çözme ve baş etme kapasitelerini daha etkili kullanmaları ve genişletmeleri, insanlar ve kaynak sistemler arasındaki ilk bağlantıları kurma ve kolaylaştırmalarına yardımcı olmaktır (Buz, 2004: 116–117).
Sığınma deneyimi, insanlar için farklı tepkilerin gösterildiği bir süreçtir. Kişilerin bu deneyimine tepki, çok sevdiği bir insanı kaybeden bir kişinin hissettikleri ile bir benzerlik göstermektedir. Bu hisler; 1.şok, reddetme, inanmama, 2. Saldırganlık; 3. Kızgınlık; 4.Depresyon 5. İlginin kaybı, intihar girişimi, uyuşukluk; 6. Pazarlık; 7. Kabullenme; 8. Çözüm üretme 9. Rehabilitasyon (BMMYK, 1994:36).
Bu süreçte mültecilerin toplumdan beklentileri; güçlendirilmiş psikolojik var olma hissi, ekonomik destek ve bağımsızlık, arttırılmış hayatlarını kontrol ve yönlendirme gücü, kültür, dil ve dinin devamı ve ev sahibi olan toplum ile iletişimdir (BMMYK, 1994: 14).
Sosyal hizmet uygulamalarının en genel amacı; kişileri güçlendirme, mültecilerle yürütülen çalışmalarda da büyük önem taşımaktadır. Sosyal hizmetin bir amacı olarak güçlendirme, göçmen ve mültecilerin aile, grup ve toplumlar içindeki baş etme ve uyum yeteneklerini arttırmaya odaklanmalıdır. Diğer bir deyişle, güçlendirmenin amacı bu kişilere başkalarıyla ilişkiler yaratabilmelerinde ve güçlü hale getirme konusunda diğer sosyal hizmetler ile “bağlantı kurma” kapasitelerini arttırmalarına yardımcı olmaktır.
Mülteciler için sosyal hizmetler kendi kendilerine yetebilme, karşılaştıkları acil sorunları çözebilme ve aynı zamanda da emniyet duygusu inşa edebilme becerilerini geliştirmeye odaklanır (BMMYK, 1994:7).
Levienne, sosyal hizmet mesleğinin sığınmacı ve mültecilere üç farklı düzeyde çalışabileceğini ifade etmiştir. Bu alanları mikro, mezzo ve makro düzeyler olarak tanımlayan Levine, mikro düzeyde sosyal hizmet müdahalesinin sığınmacı ve mültecilerin katılımcı davranışlarının artırılması, müracaatçıların beceri kazanmaları ve kendi kendilerine yeterli olma durumunun yaratılmasına odaklandığına işaret etmiştir. Mezzo düzeyde, grup çalışmalarının kullanılmasıyla, kolektif sorun çözme becerilerinin geliştirilmesi, duygusal tepkilerin normal hale getirilmesi, etkinlik ve denetim mekanizmalarının kazanılması ve örgütsel davranışların gösterilmesi amacıyla, sosyal hizmet müdahalesinin kullanılabileceğine değinilmiştir. Makro düzeyde ise, sosyal hizmet mesleğine sığınmacıların ve mültecilerin ekonomik, psiko-sosyal, eğitim ve sağlık gibi alanlarda karşılanamayan gereksinimlerinin belirlenmesi için araştırma yapmak, söz konusu müracaatçıları ilgilendiren politikaların oluşturulmasına katkıda bulunmak ve bu kişilerin yararına toplum örgütlenmesi yapmak gibi roller düştüğü belirtilmiştir (Beter, 2006:83).
Mültecilik alanında sosyal hizmet uzmanının(Sosyal çalışmacının) rolleri
Sosyal hizmetler, kendilerine pek de davetkâr olmayan hatta düşmanca olan yabancı kentsel ortamlarda bulunan mültecilerin gereksinimlerini belirler. Bundan dolayı sosyal hizmetlerin amacı yerel yönetimin ve halkın yardımlarıyla kendi ayakları üstünde durabilen mülteci topululukları yaratmaktır (BMMYK, 1994:8).
Mültecilik alanında sosyal çalışmacıların pek çok rolleri vardır. Bunlar;
- Danışmanlık: Mültecilere ihtiyaç duydukları her konuda danışmanlık verilmektedir.
- Savunuculuk: Gerektiğinde mültecilerin haklarını savunabilmektedir.
- Bilgi verme: Mülteciye ihtiyaç duyduğu her konuda bilgi verebilmekte ve yönlendirebilmektedir.
- Kaynaklarla buluşturma: Müracaatçıları toplumdaki kaynaklarla buluşturma anlamında çalışmalar yapabilmektedir.
- Güçlendirme: Mültecileri içinde bulundukları tüm güçlüklere karşı koymaları yönünde çalışmalar yapabilmektedir. Müracaatçıları güçlendirirken SHU “güç” kaynaklarına başvurma gereksinimi duyabilir: (1) Para, iş, barınak, sağlık bakımı ve eğitim gibi kaynaklara nereden ulaşılabileceği ile ilgili ve onlara nasıl güvenli olarak ulaşılacağı konusunda bilgi sahibi olma ya da haberdar olma (2) Ülkedeki sorun çözme yetenekleri kadar sivil, politik ve yasal sistemler hakkında bilgi, (3) Sosyal sistemler ya da örgütlerle başa çıkmada etkili olan tutum ve davranışlar seti ya da kişisel beceriler ve (4) Müracaatçıların etnik toplumunun içinde ve dışında yer alan, arkadaş ya da tanıdıklar gibi iletişim ağları inşa etmelerinde katkısı olacak destek sistemlerini bilmek (Buz, 2004 118–119)
- Toplumla bütünleştirme: Toplumların mültecilere yönelik ön yargıları nedeniyle mülteciler çok zorluk yaşamaktadırlar. Bu anlamda mültecileri ve toplumu bütünleştirme çalışmaları yapabilmektedirler. Ayrıca toplumu da bu konuda bilgilendirmektedirler.
Mülteci sorunlarına kalıcı çözümler
Mülteciler için üç temel kalıcı çözüm vardır. Bunlar;
—Gönüllü olarak vatanlarına dönme: En çok tercih edilen çözümdür. Fakat gerçekleşmesi zor bir çözümdür. Temelde kişilerin ülkelerindeki yaşam koşulları iyi olduğunda, ülkelerini terk etmeyecekleri varsayımından hareket edilir. Ülkedeki baskı yaratan koşulların kalkması ile insanların ülkelerine dönecekleri düşünülmektedir. Fakat ülkelerinin koşullarının değişmesi için kökten değişiklikler gerekir, bu da çoğu zaman çok zordur.
—Yerel Yerleşim: Gönüllü geri dönüşüm mümkün olmadığında en çok başvurulan çözümdür. Mültecileri, ikamet ettikleri ülkede kendi kendilerine yetebilecek hale getirecek düzenlemelerdir.
—Üçüncü ülkeye yerleştirme: Yerel bütünleşme mümkün değilse, diğer bir ülkeye yerleştirme söz konusudur. Bu mültecilere gerekli danışmanlık ve ön hazırlama hizmetleri verilmelidir.
Yararlanılan Kaynaklar:
Buz, Sema, “Zorunlu Çıkış Zorlu Kabul- Mültecilik” SGDD Yayınları, Ankara 2004
Beter, Önder, “Sınırlar Ötesi Umutlar: Mülteci Çocuklar” SABEV Yayınları, Ankara 2006
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Kentsel Mülteciler İçin Sosyal Hizmetler, Cenevre: 1994
Barker, Robert L, The Social Work Dictionary
Yorum yazabilmek için oturum açmanız gerekir.