Milletvekillerine açık mektup: Geri Kabul Anlaşması

00vSayın Milletvekili

Aralık ayı içerisinde TBMM Avrupa Birliği ile yapılan Geri Kabul Anlaşması‘nı oylayacak. Geçtiğimiz günlerde Türkiye hükümeti ve AB arasında yapılan görüşmelerde Avrupa’ya Türkiye üzerinden giden ‘kaçak‘ mültecilerin Türkiye’ye geri iadesi ile ilgili anlaşmanın imzalanmasına karar verildi.

Bu anlaşma karşılığında Avrupa Birliği Türkiye vatandaşlarına uzun vadede vizesiz giriş imkanı veya kolaylaştırılmış vize işlemleri vaadetmektedir.

Avrupa Birliği uzun bir süredir dış sınırlarının kontrolü ve mültecilere kapatılması konusunda Frontex adlı, birliğe bağlı bir kurum üzerinden çalışmalarda bulunmaktadır. Örneğin, bu çalışmalar çerçevesinde Türkiye-Yunanistan sınırının bir kısmına dikenli tel çit çekilmektedir.

Ege ve Akdeniz’de batan mülteci tekneleri haberlerini sık sık izliyoruz. Kısa bir süre önce İtalya Lampedusa’da 300’den fazla kişinin ölümüyle sonuçlanan faciadan sonra buna benzer en az 5 trajedi daha yaşandı. Ne yazık ki, ne ilgili ülkelerde (Türkiye, Yunanistan, İtalya vs.), ne de Avrupa Birliği’nin diğer ülkelerinde bu facialar bir kaç haber dışında herhangi bir ilgi uyandırmıyor. Konuyu ele alan ve derinlemesine işleyen bir kaç medya kuruluşu ve sivil toplum örgütü dışında bu faciaların, insanların neden bu kaçak yöntemlere başvurduklarının ve neden kaçtıklarının detayları yeterince araştırılmıyor.

Ege ve Akdeniz giderek savaş ve açlık çeken ülkelerden kaçan göçmenlerin toplu mezarı haline dönüşüyor. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve resmi raporlara göre son 20 yılda, Avrupa’ya sığınmak için yola çıkan 20 binden fazla mülteci, çocuk, yaşlı, kadın ve erkek, Akdeniz ve Ege’de yaşamını yitirdi.

AB’nin 20 yılı aşkın süredir giderek yoğunlaştırdığı sınır kontrol ve denetim yöntemleri büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı. Bu uygulamalar ne gelen mültecileri caydırdı ne de bu sivil insanların can güvenliğini garanti edebildi.

AB’nin bu uygulamaları ile sığınmacılar her geçen gün biraz daha uluslararası anlaşmaların verdiği statü ve haklardan mahrum edilip, ‘suçlu‘ muamelesi görmektedir.

Sizden ricam aşağıda verilen noktaları değerlendirip meclis oylamasında bu anlaşmaya red oyu vermenizdir.

1. Bu anlaşmaya göre, Avrupa’ya vizesiz seyahat imkanı gündeme gelse de, bu uygulamanın uzun yıllar tam olarak devreye girmeyeceği şimdiden bellidir. Değişen Avrupa siyaseti, krizler vs. nedeni ile AB’nin bundan sonraki yıllarda bu konuda nasıl bir yol izleyeceğini şimdiden kestirmek pek mümkün görünmüyor. Öte yandan anlaşmanın hemen ardından mültecilerin sınır dışı edilmesi işlemi başlayacaktır.

2. Bu anlaşma ile Avrupa, insani, siyasi ve uluslararası hukuka göre sığınma, güvenlik ve korunma hakkı sağlaması gereken mültecileri bir ‘outsourcing‘ mantığı ile Türkiye’ye havale etmektedir.

3. Bugüne kadar Avrupa’nın uyguladığı pek çok sistem, pek çoğu savaşlardan, açlık, fakirlik ve baskılardan kaçan mültecileri caydırmamıştır. Zira mültecilerin pek çoğu çok haklı ve yaşamsal gerekçelerle Avrupa’ya sığınmak zorunda kalmıştır. Bu sadece bir tercih meselesi değil, zorunluluktan doğan bir kaçıştır.

4. Pek çok Avrupa ülkesine resmi, yasal ve güvenli yollardan sığınma hakkı için başvurmak mümkün değildir. Mülteciler için, uluslararası bir hak olan bu başvuruyu yapabilmenin tek yolu öncelikle herhangi bir şekilde bir AB ülkesine ulaşmaktır.

5. Yasal ve güvenli bir başvuru sürecinin olmadığı bu ortamda Ege ve Akdeniz’de insanların ‘umuda yolculuğu‘nu kullanarak servet kazanan insan tacirleri türemiştir. Bu çetelerin tek derdi kazandıkları paradır ve geçiş ve başvuru koşulları ne kadar zorlaştırılırsa bu çetelerin elleri o derece güçlenmektedir. Pek çok örnekte gördüğümüz gibi bu insan tacirleri için mültecilerin, çocukların, yaşlı-genç, kadın ve erkeklerin can güvenliğinin hiç bir önemi yoktur.

6. Geri Kabul Anlaşması ile Avrupa’ya geçiş yapan insan sayısı azalmayacaktır ama yakalanmamak için insan tacirleri aracılığı ile yapılan bu geçişler daha riskli ve tehlikeli bir şekle dönüşecektir. İnsan tacirleri daha çok para kazanacak ve belki de daha çok insan ölecektir.

7. Sığınma ve sığınma için başvuru hakkı insan haklarının bir parçasıdır. Avrupa ülkeleri sonuç itibariyle yapılan başvuruyu kabul etmeseler bile, başvuruyu işleme koymalıdırlar. Bu anlaşma ile bırakınız sığınma hakkını, başvuru hakkı dahi ortadan kaldırılmaktadır.

8. Avrupa’ya gelen mülteci sayısının en yüksek olduğu 2000’lerin ortalarında dahi hiç bir ülkede mültecilerden dolayı ciddi bir ekonomik ve sosyal bir kriz yaşanmamıştır.

9. Türkiye’nin Avrupa’ya dayatması gereken; eşit ve onurlu koşullarda vize uygulamaları ve mülteciler konusunda insancıl ve hukuki koşulların yaratılmasıdır. Oysa ki Geri Kabul Anlaşması bir ‘vize-mülteci’ pazarlığıdır. İnsanların yaşamları ve gelecekleri üzerinden yapılan bu pazarlık ne mültecilere daha insanca bir ortam sunacak ne de eşit koşullarda yaratılması gereken seyahat özgürlüğünü sağlayacaktır. AB vize uygulamasını bir pazarlık malzemesi yaparak Türkiye vatandaşlarını ve mültecileri karşı karşıya getirmektedir ve bu pazarlıktan karlı çıkmaktadır.

10. Mültecilere karşı hem Türkiye’nin hem de AB dahil tüm dünya ülkelerinin insani-sosyal-siyasi bir sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk gereği mültecilerin korunması ve kollanması gerekir. Bu anlaşma mültecileri yardıma ihtiyacı olan insanlar olarak değil, güç ve yasa zoruyla kaderlerine terkedilecek  insanlar olarak görmektedir.

Sizden, koca çınar Nelson Mandela’nın ruhu ve mücadelesi aşkına, yanıbaşımızda yaşanan ölümleri, Irak ve Afganistan’da yerinden yurdundan edilmiş insanları; öksüz-yetim kalmış çocukları; Afrika’da açlık kaderleri olmuş fakirleri düşünerek, insanlık namına bu yasaya red oyu vermenizi diliyorum.

Bunu bireysel girişimimle rica ediyorum.

Kundakta çocuğu ölmüş, boğulmamak için çabalayan Suriye’li bir anne düşününüz. Saf mıydı, bilmiyor muydu başına gelecekleri? Çaresi vardı da,yolu yöntemi vardı da başvurmadı mı? Tek seçeneği insan tacirleri idi. Ya açlıktan ve savaştan ya da yollarda kurtuluşu denerken ölecekti…

Siz olsanız hangisini seçerdiniz?

Saygılarımla

Memet Uludağ
Irlanda Savaş Karşıtları Derneği YK üyesi ve Irkçılık Karşıtları aktivisti

uludag.memet@gmail.com | Dublin – İrlanda | www.twitter.com/memzers

Read Previous

Tedavisi aksayan Suriyeli “misafir” öldü

Read Next

Mültecilerin hayatını daha da zorlaştıran ülke