BMMYK tarafından sığınma başvuruları askıya alınan ve 3. Ülkeye yerleştirilmeleri durdurulan Afgan mültecilerin BMMYK Ankara Ofisi önünde başlattığı eylem üzerine Mülteci Hakları Koordinasyonu, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne hitaben açık mektup yayınladı.
Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Mültecilerle Dayanışma Derneği (Mülteci-Der), Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nden oluşan koordinasyon, Afgan mültecilerin sorunlarının çözümü için Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne çağrıda bulundu. Afgan mültecilerin uzun süreden beri Türkiye’de bulunduklarını ve yaşadıkları sorunların, belirsizliğin intiharları arttırdığı belirtilen mektupta Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne şu çağrı yapılıyor: Mülteci Hakları Koordinasyonu olarak, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 62. ve 63. maddelerinde düzenlenen şartlı mülteci ve ikincil koruma statülerinden uygun olanların, bir an önce dosyaları BMMYK tarafından askıya alınan Afgan mülteciler için tanınmasını; böylelikle güvenceli olarak iş piyasasına erişimlerinin sağlanmasını ve ülkemize uyumları için acil adımların atılması gerekliliğini Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün dikkatine sunuyoruz.
Mektubun tam metni:
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne,
Türkiye’den uluslararası koruma talebinde bulunan ve elli iki farklı uydu şehirde ikamet eden Afgan mülteciler Ankara’ya gelerek 14 Nisan 2014 tarihinden itibaren Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Temsilciliği binası önünde bir eylem başlatmışlardır. Bu açıklama yazıldığı sıralarda Afgan mültecilerin sessiz oturma eylemi sürmekte ve içlerinden dosyalarının askıya alınmasını protesto etmek amacı ile açlık grevi başlatıp ağızlarını dikenlerin tıbbi müdahale ihtiyacı devam etmektedir.
BMMYK Türkiye Temsilciliği, Afgan mültecilerin üçüncü bir ülkeye yerleştirilmelerini 2013 yılı içerisinde durdurmuştur. Bu durdurma kararından önce de Türkiye’den üçüncü bir ülkeye yerleştirilebilen Afgan mülteci sayısı, Türkiye’deki diğer mülteci gruplarına göre oldukça düşüktür. Yerleştirme politikaları üçüncü ülkelerin göç ve göçmen alım politikaları ile birebir bağlantılıdır. Kalıcı çözümler bağlamında Türkiye’den mülteci kabul eden ülkeler, Afganistan’ın Türkiye’ye sınırı olmadığı gerekçesi ile Türkiye’deki Afgan mültecilere yerleştirme kotası ayırmamaktadır. Ayrıca bir süredir Afgan mültecilere 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi kapsamında değil, 1950 tarihli BMMYK tüzüğüne dayalı olarak ‘Genişletilmiş Mülteci Tanımı’ (extended refugee definition) altında uluslararası hukuki koruma sağlanmaktadır. Tüzük ve Sözleşme kapsamında tanınan iki koruma da aynı mülteci korumasıdır. Ancak ülkeler Sözleşme kapsamında koruma tanınan mültecilere yerleştirmede öncelik vermektedir. Bu da Afgan mültecilerin diğer gruplar nazarında dezavantajlı duruma düşmesine, Türkiye’deki bekleme sürelerinin uzamasına, uluslararası ve ulusal düzeyde hak kayıplarına yol açmaktadır. Mülteci statüsü geçici bir korumaya işaret eder. Ülkesi dışında olup, tabiyetinde olduğu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da çeşitli nedenlerle yararlanmak istemeyen kişilerin mülteci statüsü kazandıktan sonra, kalıcı çözümlerden bir an önce yararlandırılması gerekmektedir. Türkiye’deki Avrupalı olmayan mülteciler için, coğrafi sınırlama nedeniyle entegrasyon, diğer bir ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazanmak mümkün olmadığından tek kalıcı çözüm üçüncü bir ülkeye yerleştirmedir.
Yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü Türkiye’den sığınma talep eden ve uluslararası koruma ihtiyacı içerisindeki Afganlar, Türkiye’deki hukuki statüleri konusunda kalıcı bir çözüm beklemekte ve dosyalarının BMMYK Türkiye Temsilciliği tarafından askıya alınmasını protesto etmek için eylemlerine devam etmektedirler. Ne yazık ki, Koordinasyonumuza ulaşan bilgilere göre, 14 Nisan 2014 tarihinden beri devam eden bu protesto, 26 Nisan 2014 tarihinde akşam saatlerinde polis müdahalesi ile sonlandırılmaya çalışılmış ve kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere gruba karşı zor kullanılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve içlerinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin de yer aldığı, ülkemizin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine göre, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan mülteci ve sığınmacılar da dâhil herkesin önceden izin almaksızın barışçı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı vardır. Ülkemize koruma ihtiyacı ile sığınmış ve özellikle hassas konumdaki bir gruba karşı güvenlik güçlerinin zor kullandığı yönündeki iddialar Koordinasyonumuz tarafından üzüntüyle karşılanmıştır. Bu müdahalenin, varlık ve kuruluş misyonu devletlerin kendi vatandaşlarını koruma yükümlülüklerini yerine getiremediği durumlarda başka ülkelere sığınma talebinde bulunan insanların güvenliğe ulaşmalarını, tehlikeli olan yerlere geri gönderilmemelerini ve temel insan haklarından yararlanabilmelerini sağlamak olan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği binası önünde gerçekleşmiş olması Koordinasyonumuz açısından ayrıca kaygı verici bulunmuştur.
Kalıcı bir hukuki statüden yoksun olmaları nedeniyle çalışma, barınma, eğitim ve sağlık gibi temel insan haklarından yararlanmada sıkıntılar yaşayan, kendilerinin ve özellikle de çocuklarının geleceğine dair haklı bir kaygı içerisinde olan Afgan mülteciler arasında psikolojik rahatsızlıklar yaygın hale gelmiş ve bize ulaşan bilgilere göre topluluk içerisinde intihar teşebbüslerinin sayısında artış gözlenmiştir. Mülteci Hakları Koordinasyonu olarak, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 62. ve 63. maddelerinde düzenlenen şartlı mülteci ve ikincil koruma statülerinden uygun olanların, bir an önce dosyaları BMMYK tarafından askıya alınan Afgan mülteciler için tanınmasını; böylelikle güvenceli olarak iş piyasasına erişimlerinin sağlanmasını ve ülkemize uyumları için acil adımların atılması gerekliliğini Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün dikkatine sunuyoruz.
Saygılarımızla
Yorum yazabilmek için oturum açmanız gerekir.