Mülteci olmak kolay değil elbette. Ama yalnız bir kadın olarak yola çıkıldığında, birkaç yılda sonlanan süreç 14 yılı bulup, yaşanan onca soruna karşın yalnız mücadele etmek zorunda bırakıldığında mülteci olmanın yükü daha bir ağırlaşır.
Sitemizde yer alan Bitmeyen mültecilik… ve Kadın, mülteci bir de depremzede olunca… başlıklı yazılarından hatırlayacağınız Bahar, 14 yıl boyunca Türkiye’de mülteci hayatı yaşayıp başka bir ülkeye yerleştirilmeyi bekledi. Bildiğim kadarıyla BMMYK ve devlet sisteminde daha uzun süre bekleyen başka bir mülteci yok. Yani büyük bir olasılıkla Bahar Türkiye’de en uzun süre kalan mülteci.
Bu kadar uzun beklemenin bedeli öyle masumane ve sıradan değil. Ama Bahar’ın acı ve zorluklarla örülü yaşamı aynı zamanda bunlara karşın inatla yaşama tutunmanın başarı hikayesi.
Bahar’ı sadece bir mülteci olarak değerlendirmek doğru olmaz. Türkiye’de geçirdiği 14 yıllık süre zarfında birçok zorlayıcı durum bir şekilde onun yakasına yapışıp yaşama hırsına meydan okuyarak ona mülteci kimliği dışında başka kimliklerin zorluklarını yaşattı. Ama hep tek başına olması; bazen mülteci, bazen dul bir kadın, bazen depremzede, çoğu zaman BMMYKzede ve kanser hastası olarak yaşadığı sorunlara boyun eğmesi anlamına gelmiyordu.
Benim onu tanımam depremzede olmasından kaynaklıydı. Gündem Çocuk Derneği üyesi olarak Van’da barınma sorunlarının çözülmesini talep eden fakat elektrikleri kesilen, bütün yaşam alanları kaldırılan konteyner merkezlerini ziyaret ederken tanıdım Bahar’ı.
O dönem Van’da ve Erciş ilçesinde konteynerlerde barınmaya devam eden 200’ün üzerinde ailenin yanı sıra ikiz çocuğuyla mülteci bir kadın da konteynerde yaşıyordu. Bahar depreme evde yakalanmıştı. Van’da meydana gelen iki depremi yaşamış ve depremin hemen sonrasında ne yapacağını bilemeden bir ağacın altında ikiz çocuklarını sakinleştirmeye çalışmıştı. Sonrasında çocuklarıyla yerleştiği daracık, yazın sıcak, kışın soğuk konteyner, 4 yıldan bu yana barındığı yer oldu.
Onu tanıdığımda 12 yıldan bu yana Türkiye’de olduğunu ve 6 yılı aşkın süreden beri başka ülkeye yerleştirilmeyi beklediğini öğrendim. Gerçeği söylemek gerekirse bu beklenti ne geldiği ülkeye ne de yaşadığı ülkeye ait olmamasıyla ilintiliydi. Yani bir umuttan ziyade mülteci olmanın gereğiydi başka bir ülkeye yerleştirilme beklentisi. BMMYK kapısını her çalışında yapacak bir şey yok Ankara’yı ara denmesi, Ankara’nın telefonlarının hep meşgul olması BMMYK Van Ofisine gidişini bir formalite durumuna getirmişti.
Bahar bir kadın olduğu için ülkesinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Ama Türkiye’de Van’da olmasının kadın olmaktan dolayı karşısına çıkaracağı sorunları azaltacağını, yaşatmayacağını söylemek ne mümkün!
Bahar bekar olduğunu bildiği kişinin, evli olduğunu öğrenip ayrılmasından sonra sadece ikiz çocuklarının olacağını ve onları bir başına büyütmek durumunda kalacağını öğrenmemişti. Aynı zamanda uzun bir zamandan beri kuaför olarak çalışıp kazandığı parayı da peyder pey bu kişiye kaptırdığını ve geri alamayacağını görecekti.
Bahar dul bir kadın olarak defalarca baskıya uğradı. Dediğine göre hiçbir zaman sabah işe, akşam eve gelen bir kadın olarak düşünülmedi. Kimi zaman ev sahiplerinin baskılarına kimi zaman konteyner kentlerin zorlu barınma koşullarında yoksulluk paydasında birleştiği insanların baskılarına maruz kaldı. Bahar “dul bir kadın olduğum için bana hep farklı bir gözle bakıldı” diyor.
Konteyner yaşamının zorlukları yetmezmiş gibi elektriksiz bırakılarak, sosyal yaşam alanları kaldırılarak… konteynerler yaşanmaz hale getirilirken Baharın göğsünde gittikçe büyüyen bir kitleyi elleriyle yoklaması meme kanserine karşı vereceği mücadeleyi başlatacaktı. Çocuklarını ihmal etmemeye çalışarak meme kanseriyle mücadelesini iki ameliyat, kemoterapi, radyoterapi ve halen tedavisine devam ederek veriyor.
Bahar muhtemelen unutulan bir mülteciydi. Birçok zorluğun bir şekilde yakasına yapışıp kendisini bulduğu ve aynı zamanda kendisine uluslararası koruma sağlamakla görevli BMMYK tarafından unutulan bir mülteci.
Bahar’ın unutulmuş olması başka bir ülkeye yerleştirilme sürecinde açıkça görünüverdi aslında. Bir şekilde Bahar’ın meramının BMMYK’ya anlatılmasına ve başka bir ülkeye yerleştirilme sürecinin başlatılmasına vesile olmamla beraber hem BMMYK hem konsolosluk tarafından Bahar diye aranmam da bununla ilişkili. Yıllardan beri hiçbir gelişme kaydedilmeyen dosyanın birden hızlı bir şekilde değerlendirilmesi ve aylar içerisinde sonuçlanması da bununla ilişkili.
Evet, gideceğine inanmasa da Türkiye’ye gelişinin artık 14. yılında BMMYK kanalıyla Kanada’ya yerleştirildi ve geçen hafta çocuklarıyla beraber Kanada’ya gitti.
Bahar’ın yaşadıklarını her yazışımda bir şeylerin eksik kaldığını hissediyorum. Tamda bu durumdan kaynaklı Bahar’ın Kanada’ya gitmesinden önce belgeselini çekmek için kolları sıvadık. Böylece zorluk ve direnişle yoğrulmuş Bahar’ın yaşamını onun ağzından duyma, onun yaşadıklarından görme şansımız olacak. Umarım bu belgesel öncelikle Bahar’ın yaşadıklarının anlaşılmasına ve yaşama bütün zorluklarına rağmen direnen, tutunan mültecilerin durumlarına dikkat çekmeye vesile olur.
Yorum yazabilmek için oturum açmanız gerekir.