Kadın, mülteci bir de depremzede olunca…

Mültecilik bir çok sorunu beraberinde getiren zorlu bir yolculuktur. Mülteciliğin zorlukları ülkesinden kaçabilmekle bitmez; ülkesinden kaçabilmek olsa olsa işin başlangıcıdır. Mülteci geldiği, sığındığı ülkede onlarca sorunla mücadele etmek zorundadır. Bu durum yalnız bir kadın mülteci için ise daha zorlu mücadele anlamına gelir. Bu gerçeği en iyi 12 yıl önce Türkiye’ye yalnız bir kadın olarak gelen ve 5 yıldan beri ikiz çocuklarıyla bu yolculuğa devam eden Bahar’ın hikayesi özeteyebilir. 

“Devlet-i yabancı”dan Birleşmiş Milletler’e

Bahar, 2001 yılında ülkesinden kaçıp Türkiye’ye sığındığında 26 yaşındaydı. İnsan kaçakçıları aracılığıyla geldiği Türkiye’de Van’da kalmayı tercih etti. Yunanistan’a gitme hayaliyle yola devam eden beraberindeki insanların yakalanarak geri gönderildiğini öğrendiğinde şanslı olduğunu düşünmüştü.

Bahar, beraber yola çıktığı insanlar gibi yakalanıp ülkesine geri gönderilmedi ama yine de yolun başında olduğu mültecilik hayatında yalnız bir kadın olmanın birçok zorluğunu yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinde (BMMYK) yılları bulan mülteci statüsü belirleme işlemleri sırasında başta ret cevabı aldı. Yıllarca süren işlemler sırasında durumunu değerlendiren birçok BMMYK personeli değişti.

Bahar, Türkiye’ye geldiğinde Birleşmiş Milletleri yabancıların devleti olarak düşünüp “devlet-i yabancı nerde” diye soruyordu. Şimdi Birleşmiş Milletlerin ne iş yaptığını ve Van ofisinde kimlerin çalıştığını, orada işlerin nasıl yürüdüğünü yılları bulan tecrübesiyle çok iyi biliyor. Türkçe’yi de artık gayet iyi konuşuyor. Bahar, nihayet Türkiye’ye geldikten 6 yıl sonra mülteci olarak kabul ediliyor fakat mülteci olarak kabul edildiği 6 yıldan beri üçüncü bir ülkeye yerleştirilmeyi bekliyor.

Bahar, Türkiye’de bulunduğu zaman içerisinde hakkında pek konuşmak istemediği bir yıllık beraberlik yaşıyor. Bu beraberlik bittikten 10 gün sonra hamile olduğunu öğrenen Bahar, yalnız bir kadın mülteci olarak başladığı yolculuğuna Nur ve Nuri adında ikiz çocuklarıyla devam ediyor.

Kadın mülteci olmanın zorlukları

 

Bahar yalnız bir kadın olmanın bir çok zorluğunu 12 yıllık mültecilik yaşamında tadıyor. 2004 yada 2005 yılında kaldığı evin bir odasına ateş atılarak evinin yakılmak istendiğinden  bahsediyor. Bahar yaşadığı zorluklarla ilgili şunları söylüyor: Bir ev sahibim vardı. Ben ona baba diyordum. O ‘bana baba deme aşkım de’diyordu. Bir başka sefer kale civarında ev tutmuştum. İşten eve geldiğimde eşyalarım dışarıdaydı. Neden böyle diye sorunca ‘oğlum evi yaktı ben de mecburum buraya yerleşeceğim’ dendi. Bu nasıl olur? Sen nasıl kapımı kırıp, evdeki eşyalarımı dışarı atarsın desen de kar etmiyor. Böyle sorunlar oluyor yalnız olunca. Mesela bir seferinde bayram öncesi akşam vakti çocuklar için elbise falan getirdiler. Elbiseleri verip gittiler. Hatta çay ikram ettim onu bile içmediler. Onlar gittikten sonra baktım konteynere taş atılıyor. Çıktım, baktım kimse yok. Sonra öğrendim, ‘sen yalnız kadınsın bu eve gelen kim’ dediler.

Başka bir sefer 30 TL’ye aldığım lambadan (ışıldak) dolayı sorun yaşadım. Konteynerde elektrik olmadığı için lambayı şarj için bakkala götürmüştüm. Lambayı daha yeni paketten çıkarmıştım. Komşumun da lambası vardı. Çocukları mı kırmış lambasını bilmiyorum. Ben ışıldağımı bakkaldan getirip içeri koydum. Baktım konteyner kapısı çalındı. Erkek komşum kırık lambayı bırakıp, içeri girdi. Benim sağlam lambamı alıp çıktı. Hiçbir şey söyleyemedim. Öyle donakaldım. Aynı komşum bir başka sefer konteynere gelen su borusunu kırdı. Hiç sesimi çıkarmadım. Gittim tamir ettim. Korkumdan değil, kimseyle kavga etmek istemiyorum. Böyle olmaması lazım. Niye yabancılara böyle yapıyorlar? Biz yabancıyız, kimsemiz yok diye böyle davranıyorlar. Yabancılar hasrette olan kişiler. Kim bize yardım edecek! Aile yok, akraba yok. Geriye komşular ve çevredeki insanlar kalıyor. Onlar yabancılara iyi davransınlar, yardımcı olsunlar istiyorum.

“anlatıyorum ama Birleşmiş Milletler anlamıyor”

12 yıldan beri onlarca zorlukla karşılaşan Bahar, BMMYK’nın kendisini anlamadığından dert yanıyor. Bahar bu konuda şunları söylüyor: Geçen hafta Birleşmiş Milletler Van Ofisine gittim. ‘Sen dosyan için uğraşmıyor musun neden hala buradasın’ diye sordular. Ben 12 yıldır buradayım sizden haber bekliyorum dedim.  Bir ara Amerika dediler iptal oldu, Avusturalya dediler o da iptal oldu. Şimdi başka bir ülkeye verdik haber bekliyoruz diyorlar. Birleşmiş Milletler’e anlatıyorsun anlamıyorlar. Diyorsun ki durumumuz bu, böyle durumdayız, zor durumdayız. Bağırıp, çağırarak “abla ne yapalım mecbursun bekleyeceksin” diyorlar. Benim durumum diğer mültecilerden çok daha kötü. Onların bir desteği, akrabası, yakını,ailesi var. Çocuklarına bakan, kiralarını karşılayan var. Ama benim durumum öyle değil.

2 yıl 20 m2 konteynerde yaşamak

 

Bahar, çocuklarıyla devam ettiği bu mültecilik yaşantısının en zor günlerini ise şu günlerde Vanda yaşanan depremlerden sonra oluşturulan geçici barınma merkezi olan konteyner kentte yaşıyor. Mesele 2 yılı aşkın süredir yaşadığı 20 m2 yaşam alanı sunan konteynerin yetersiz kalması değil. Asıl mesele BMMYK’dan aylık olarak aldığı 190 TL dışında gelirinin olmamasına karşın kaldığı konteynerden çıkarılmak istenmesi. Yalnızca Bahar ve iki çocuğu değil; Van’da yaşanan depremler sonrası konteynerlere yerleştirilen 200 civarında ailenin de konteynerlerden çıkması ve konteynerlerin kaldırılması isteniyor. Buna karşın başka barınma imkanı olmadığını ifade eden 200 aile konteynerlerden çıkamayacağını belirtiyor. Buna karşılık devlet yetkilileri konteynerlerin elektriklerini, sularını keserek insanları konteynerlerden çıkmaya zorluyor. Konteynerlerden başka barınma imkanlarının olmadığını söyleyen aileler ise kendi imkanlarıyla su şebekesini tamir ederek 4 aydan beri havaların iyice soğumasına, donma riskine karşın elektriksiz konteynerlerde kalmaya devam ediyor. (Detaylı bilgi için: Gündem:Çocuk ve Baro raporu)

Elektriksiz konteynerdeki yaşam üstüne

2 yıldan beri konteynerde yaşayan 5 yaşındaki Nur ve Nuri 4 aydan beri kesik olan elektriğin yokluğuna alıştı. Nur en son ramazan ayının 3. günü televizyon seyrettiğini söylüyor. Bu artık alıştıkları bir durum olmuş. Fakat şu günlerde başka bir sorunları var ki alışmakla üstesinden gelinecek gibi değil. Bu sorun:dondurucu soğuklar. Anne Bahar bu konuda şunları söylüyor: Öğlen saat 4’te yemek veriyorum çocuklara. Sonra üşüyüp hasta olmasınlar diye hemen yatağa alıyorum. Akşam 5-6 olmadan yatağa giriyoruz. Elektriksiz, televizyonsuz ne yapalım. Çocukları hemen yatırıyorum. Bazen bir sürü battaniye atıyorum çocukların üstüne. Yine de hava çok soğuk olduğu için anne üşüyoruz diyorlar. Daha gün aydınlanmadan anne güneşe çıkalım diyorlar. Saat 7’ye kadar oyalayıp güneşe çıkmalarına izin veriyorum.

“Bizim fare var”

Nur, akşam çok üşüdüklerinde annesinin sıcak yatağına fare gibi girdiklerini söylüyor. Nur’un niye fare gibi dediğini öğrenmek uzun sürmüyor. Nur “bizim fare var” diyip yatak, yorganların istiflendiği yeri işaret ederek “buranın altındadır” diyor. Konteyneri mesken edinen fare yatak, yorganların olduğu sıcak yerdeyken çocuklar gözlerini oraya dikip farenin çıkmasını bekliyor. Anne farenin yorganı kemirdiğini ve fareden çok korktuğunu söylüyor. Sonra sırayla Nur ve Nuri fareden korktuklarını söylüyor.

“Çocuklarımın banyosunu nasıl yapacağım?”

Elektriklerin kesik olmasından dolayı sıcak su sorunu yaşadıklarını anlatan Bahar 10 günden beri çocukların banyosunu yapamadığını ve 2 günden beri çocuklarının banyosunu, temizliğini nasıl yapabileceğini düşündüğünü söylüyor.

Bahar, ucuz ve çocukların sevdiği yemek olan makarnanın sık sık yapıldığını söylüyor. Kırmızı eti ne zaman aldığı sorusunu duyunca biran duraksayıp “valla hiçbir zaman almadım ki” diyip ‘yeminle 5 yıldır ne tavuk ne de kırmızı et almadım. İşte kurban bayramında et getirenler oldu’ diye devam ediyor. Bahar, yemeği tüpte pişirdiğini ve bunun da masraflı olduğunu ekliyor.

“Bakkala 150 TL borcum var”

Depremden önce çocuklarının küçük olması nedeniyle kuaförlük yapıp kiralık evde kalabildiğini ve masrafları karşılayabildiğini söyleyen Bahar artık çocuklarını bırakıp yada yanına alıp çalışamadığını ve 190 TL olan BMMYK yardımıyla geçinmek zorunda olduklarını belirtiyor. Bahar: Bakkala 150 TL borcum var. Bu borç hep çocuklar için süt, kahvaltılıklar vs. Ay sonunda bazen bana 20 TL kalıyor. Ailem ve destek alacağım kimsem yok diyor. Çocukları bir süre anaokuluna gönderdiğini fakat daha sonra masraflarını karşılayamadığını anlatan Bahar şunları söylüyor: Çocuklarımı anaokuluna kayıt ettim. Ama masrafları karşılayamadığım için artık çocukları gönderemiyorum.  Kalem, defter, bez, vs. uzun bir liste verdiler bana. O listeden iki tane istiyorlardı. Listelerden her biri 150TL tutuyordu. Yemek hazırlamam gerekiyordu çocuklar için. Ama konteynerde elektrik yok, durumumuz iyi değil dedim o zaman ucuz şeyler yap dediler. Bir seferinde meyve vermeyi unuttum. Öğretmen bana terbiyesiz diye hakaret etti. Daha sonra 40 TL daha ödemem gerektiği söylenince çocukları bir daha göndermedim. Çocukların ayakkabıları, fotoğrafları hala orada, gidip almadım.

Durum böyle olunca kira ödeyecek gücünün olmadığını anlatıyor Bahar. Valiliğin kendisine kira yardımında bulunacağını söylemesine karşın kiranın sadece bir kısmını karşılanacak olmasından ve bunun 6 ayla sınırlı olmasından dolayı kiraya çıkamadığını söylüyor. Bahar  kiraların 400-500 TL olduğunu ve valiliğin bu miktarı vermediğini, vereceği kira yardımının da 6 ayla sınırlı olacağını söyleyip bu durumda ben nasıl kiraya çıkabilirim 6 ay sonra ne yaparım diye soruyor.

Aslında 6 ay sonra ne olacağının belirsizliği kadar elektriksiz konteynerlerde yarın olacağı-olabileceği de belirsiz. İnsanlar başka barınma imkanları olmadığı için konteynerlerde kalmaya devam ederken sıkıntılar sorunlar da artıyor. Ne olacak dendiğinde Bahar “bilmiyorum böyle kalıp bakacağım” diyor. Ya konteynerler kaldırılırsa ne olur diye sorulduğunda yetkililerin o kadar da vicdansız olamayacağını söylüyor.

“Devlet vatandaşına neden böyle yapıyor?”

Görüşmenin sonlanmasıyla 4 aydan beri televizyon izlemeyen Nur, oyun yerinin kaldırıldığını bundan dolayı artık top oynadıklarını ve bundan sonra televizyon izlemek istediğini, Nuri ise konteynerde fare istemediğini söylüyor.

Bahar kimsenin donmaması için elektriklerin açılmasını istiyor. Bahar son olarak şunları söylüyor: Ya bana geçici bir ev versinler ya buradaki elektrikleri açsınlar. Yalnız benim için değil. Buradaki herkes için bunu yapsınlar. Onlar da benim gibi ne fark eder. Ben yabancıyım tamam anladım ama bu devlet onların devleti değil mi neden devlet vatandaşına böyle yapıyor?

Multeci.net / S.A

Not: Sitemizde yer alan haber ve yazılar kaynak gösterilmesi ve içeriği değiştirilmemesi şartıyla kullanılabilir. 

Read Previous

Bulgaristan’da ‘insanlık dışı koşullar’ mülteci kampında protestoları tetikledi

Read Next

Suriye iç savaşında 11 bin çocuk öldü