Medya Radar 3. Hafta: Mülteci Haklarına Dair Çalışmalar Gündem Olamadı

Haftalık mülteci hakları odaklı medya izlemesi çalışması Medya Radar’ın 3. hafta raporunda mülteci haklarına dair çalışmaların gündem olamaması, medyanın göç terminolojisi ile ilgili kafa karışıklığı, ölüm dışında gündem olamayan mülteci işçiler ve herhangi bir veri olmadan mültecilerin uyuzun artmasında neden gösterilmesi öne çıktı.

Mülteci hakları odaklı bir habercilik perspektifin sağlanması, toplumsal barış için nefretsiz bir medya oluşturma amaçları ile kurulan Medya ve Mülteci Hakları Derneği, medyadaki mülteci temsiliyetini izlemek ve mülteci hakları savunuculuğu yapmak için başlattığı Medya Radar çalışmasının üçüncü raporunu yayınladı.

Dernek tarafından, 21-27 Aralık tarihlerinde dijital medyada ‘mülteci’, ‘sığınmacı’, ‘göçmen’, ‘Suriyeli’ ve ‘Afgan’ kelimeleri ile yapılan taramalar sonucunda mülteciler hakkında hak ihlalinin olduğu 316 haber tespit edildi. Raporda son bir hafta içerisinde en çok konuşulan mülteci haberlerinin derlemesini yapıldı. Mültecilere yönelik nefret söylemi, düşmanlaştırıcı ifade, ayrımcı dil, temellendirilmemiş, doğrulanmamış ve yanlış bilgi, kriminalize eden söylem, çarpıtma, abartma, mağduriyet yineleme ve yanlış görsel kullanımı içeren haberler derlendi.

Tüm haberler arasından seçilen hak ihlali içeren beş haberin detaylı söylem analizini yapılıp, nasıl mülteci hakları odaklı olması gerektiğine dair önerilerde bulunuldu. Bunlarla birlikte seçtiğimiz haberlerin sosyal medyadaki yansımalarını da rapora eklendi. Bu hafta hak odaklı mülteci haberciliğine örnek bir haberin incelemesini de yaparak rapora dahil edildi.

Rapordan Başlıklar:

Mülteci İşçiler Ancak Yaşamlarını Yitirdiklerinde Haber Olabildi

Geçtiğimiz hafta en çok gündemleşen mülteci haberlerinden biri Suriyeli mülteci işçi Mustafa El Recep’in cansız bedeninin yol kenarında bulunması idi. Adana’da çalıştığı fabrikada intihar ettiği iddia edilen Recep’in cenazesi “iş yerine zarar geleceği” gerekçesi ile fabrika sahibi tarafından battaniyeye sarılıp yol kenarına bırakıldığı ortaya çıkmıştı. DHA’nın servis ettiği haber onlarca haber sitesinde yer alırken mülteci işçinin neden intihar edebileceği üzerinde durulmadı. Çalışırken yaşadıkları hak ihlalleri basın tarafından haber değeri olarak görülmeyen mülteci işçiler ancak adli bir vakanın parçası haline geldiklerinde basında yer bulabildi. İntihar sonrasında mülteci işçilerin hangi koşullarda çalıştığına dair yine haber yapılmadı.

Medyanın Göç Terminolojisi İle İmtihanı

Medyada mültecilere yönelik hak ihlalleri en çok geçiş yaparken engellenen mültecilerle ilgili yayınlanan haberlerde yapılıyor. Medya kuruluşlarının göç haberciliği ile ilgili bir yayın politikasının olmaması ve editörler ile gazetecilerin göç terminolojisine hakim olmamasından dolayı aynı konudaki bir haber birden farklı bir şekilde verilebiliyor.

Raporumuzda ele aldığımız İhlas Haber Ajansı örneğindeki gibi kolluk kuvvetleri tarafından engellenen mülteciler hakkında haber siteleri hem ‘kaçak göçmen’, ‘düzensiz göçmen’ hem de mülteci tanımlamasını kullandığı oluyor. Haber siteleri ise ajanslar tarafından servis edilen haberleri editöryal süreçten geçirmeden doğrudan yayınlıyor. Bunun sonucunda aynı anda onlarca haber sitesinde ‘kaçak’ kelimesinin kullanımı ile mültecilerin kriminalizyonu artıyor.

Geçiş Yaparken ‘Yakalanan’ Mülteciler ve Evrensel Gazetesi’nin Haberi

Geçiş yaparken kolluk güçleri tarafından durdurulan mülteciler hakkında yayınlanan onlarca haberde kullanılan ‘kaçak’, ‘yakalandı’ ve operasyon’ haberleri ile mülteciler kriminalize edilirken Evrensel Gazetesi’nin bu konuda yayınladığı haber hak odaklı haberciliğe bir örnek teşkil etti. 25 Aralık tarihinde ajanslar tarafından servis edilen haber Evrensel Gazetesi’nin editörleri tarafından düzenlenerek girildi. Haberdeki ‘kaçak göçmen’ ifadesi ‘mülteci’, ‘yakalandı’ ifadesi ise ‘engellendi’ olarak değiştirilerek yayınlandı.

Mülteci Haklarına Dair Çalışmalar Gündem Olamadı

Mülteci haklarının geliştirilmesine dair çalışmalar ise medya tarafından görülmedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Kemal Peköz’ün, Suriyelilerin yaşam ve çalışma koşullarının düzeltilmesi amacıyla Meclis’te araştırma komisyonu kurulması için verdiği önerge basında sınırlı sayıda yer alabildi. Peköz’ün soru önergesi sadece Bianet ve Yeni1Mecra haber sitelerinde yer buldu.

Geçici Koruma Yönetmeliğinde Değişiklik Mülteciler Açısından Ele Alınmadı

Geçen haftanın mültecileri yakından ilgilendiren bir konusu da Geçici Koruma Yönetmeliği’ndeki değişiklik idi. Göç İdaresi’nin verilerine göre 3 milyon 695 bin 944 insanı yakından ilgilendiren bir değişiklik ilgili yayınlanan haberlerde mülteci alanında çalışan hiç bir kurumun görüşlerine yer verilmedi ve değişikliğin yaratacağı olası hak ihlallerine değinilmedi. Sadece Evrensel Gazetesi ‘Statü hakkı tanınmayan mülteciler yeni yaptırımlarla karşı karşıya’ haberi ile değişikliği duyurdu.

Uyuzun Artmasının Nedeni Yine Mültecilere Bağlandı

Radar’a takılan haberlerin en başında Sözcü Yazarı Yılmaz Özdil’e ait köşe yazısı geliyor. Özdil, yazısında Türkiye’de yayılmaya başladığını iddia ettiği uyuzun en fazla İstanbul’da, Suriyeli, Afgan, Pakistanlı gibi mültecilerin yoğun yaşadığı ilçelerde görüldüğünü iddia etmiş ve mültecileri hastalık getiren ve bulaştıran topluluklar olarak yansıtmıştır. Mültecilerin, medyada doğrudan hastalık yayıcı olarak nitelendirilmeleri hali hazırda toplumda yaygın olan önyargıları da pekiştiriyor.

Sağlık Hakkına Erişim Tartışılmadan Mülteciler Hedef Gösteriliyor

Yazıda uyuzun salgın haline gelmesinde en önemli faktörün mülteciler olduğunu vurgulayan Yılmaz Özdil, yazısında kullandığı ifadelere bir kaynak göstermemiştir. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Cenap Sarıalioğlu, uyuza ilişkin açıklamasında hijyensizlik ve bir arada yaşam sebepleriyle uyuzun göçmenlerin yoğun yaşadığı mahallelerde görülme durumunun arttığını belirtmiş ancak uyuzun mülteciler sebebiyle başladığına ve uyuz oranına dair bir açıklama yapmamıştır. Uyuz salgınının medyada yeni yeni yankı bulduğu, uyuzun başlama sebeplerine ve salgın haline gelmesinde mültecilerin rolüne dair bir verinin paylaşılmadığı bu dönemde; yazısında herhangi bir kaynak ve veri paylaşmadan mültecileri hedef göstermiştir.

Yeni Çağ Ekşi Sözlük’te Gönderiyi Haberleştirdi

Yeni Çağ Gazetesi’nde 24 Aralık tarihinde yayınlanan “Acil servis personelinin Suriyeli isyanı” başlıklı haberde ekşisözlük.com’da yer alan bir paylaşıma yer verildi ve haberde Suriyeli mültecilerin acil servisleri istila ettiği, mültecilerin sağlık çalışanlarına karşı şiddet eğilimleri bulunduğu iddia edilmiş. Haberde “Türkiye’nin başlıca problemlerinden biri ekonomiyken diğeri de Suriyeli sığınmacılar olmaya devam ediyor.” gibi düşmanlaştırıcı ifadeler yer alıyor.

Suriyeli mültecilerin problem olarak görülmesi, en temel insan hakkı olmasının yanı sıra Geçici Koruma Statüsü’ndeki kişilerin hakkı olan sağlık hakkından yararlanmaları da ayrımcı bir dil ile aktarılmıştır. Haberde mültecilerin ücretsiz hastaneye gitmeleri ve ilaç almalarının hakları olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştır.

Haberde kayıtlı yazarların yorumlarını içeren bir sözlük platformu olan Ekşisözlük’te yazan bir Acil Sağlık Personeli’ne ait gönderi paylaşılmış ve iddialar teyit edilmeden başlığa taşınmıştır. Bir kişi ile yaşanan bir deneyimin aktarıldığı gönderideki iddiaların doğrulanmadan, doğru ve tüm mültecilere dair genelgeçer bir bilgiymiş gibi verilmesi de mültecilere yönelik önyargıları güçlendiriyor. Sosyal medyada dolaşıma sokulmuş asılsız bilgilerin teyitsiz şekilde yinelenmesi medyada Suriyeli mültecilere yönelik nefret söylemine dair en yaygın örnekleri oluşturmaktadır. Kullanılan görselde mültecilere yönelik nefret söylemlerinde kalıp yargı haline gelen “Ben Suri…Para Yok” başlığı kullanılmış, toplumda var olan “dilenci, devamlı isteyen, mağdur, yardıma muhtaç” gibi önyargıların ve kalıp cümlelerin altı çizilmiştir.

Haftanın Hak Odaklı Habercilik Örneği

İzmir’de yayın yapan İlk Ses Gazetesi’nin muhabiri Çağla Geniş’in, 25 Aralık tarihinde yaptığı “Uyum’ yok ‘ölüm’ var: Ege yine can pazarı” başlıklı haberde Türkiye’nin mültecilere yönelik 2019 panoraması çizildi. Haberde sosyal medyada mültecilere yönelik nefret söylemine, istikrarlı bir politika olmamasına ve sınır dışı edilme korkuları gibi özneye ilişkin medyada görmezden gelinen hak temelli konulara yer verilmiştir. Geri göndermelere ve geçişlere yönelik dezenformasyonlara karşın alanda çalışan hak temelli bir mülteci derneği ile görüşülmesi ve Mülteci-Der Başkanı Avukat İrem Geçmez’ in ifadelerine yer verilmesi hak temelli habercilik örneğidir.

Raporu okumak için görsele tıklayabilirsiniz

Read Previous

16. TİHHK Sonuç Bildirgesi: Mülteci Alanındaki Hak Siyaseti Mültecilerle Beraber Yürütmeli

Read Next

Medya Radar 4. Hafta: 641 Haber Radar Takıldı